“Ortadoğu, olumlu bir gündeme ve bölünme durumunun üstesine gelmeye ihtiyaç duyduğu bu dönemde hala kötü niyetli gelişmeler hakim durumdadır. Körfez krizinden çıkılması için krizin tam olarak tasvir edilmesi, sebepleri ve etkilerinin anlaşılması gerekmektedir. Katar krizi, Körfez krizi, Yeni bir bölgesel düzen tanımlama yarışması ve Arap Baharı gösterisinin son bölümü gibi başlıklarla adlandırılmış olan bu durum ne Katar ve Körfez Arap komşuları arasında ikili bir kriz, ne de coğrafi olarak Körfez bölgesi ile sınırlı bir anlaşmazlık. Bu, Orta Doğu’da sürdürülebilir bölgesel düzen eksikliğinin doğrudan sonucu olan bölgesel bir krizdir. Bu kriz, bölgesel işbirliği ve entegrasyon üzerinde zararlı bir etkiye sahiptir.
Amerikan politikasının ikili doğası krizi daha da şiddetlendirdi. ABD hükümetinin farklı bileşenleri tarafından benimsenen birbirinden farklı politikalar, Körfez’deki güvensizlik durumuna katkıda bulunmaktadır.
Krizin ortadan kalkması için bölgedeki tüm devletler, toplumlar ve bireyler için geçerli olacak ‘herkes için güvenlik’ ilkesinin benimsenmesi, bölgesel anlaşmazlıkları çözmek için ‘yüksek düzeyde siyasi diyalog’ ana mekanizmasının olması, barışçıl bir bölgesel düzene temel oluşturmak için bölgesel ülkeler arasında ‘ekonomik dayanışma’ yaratılması ve de etnik, mezhepsel ve dini çeşitliliği ve şehirlerimizin, toplumlarımızın ve ülkelerin kompozisyonlarını korumak ve beslemek için ‘kültürel çoğulculuk ve birlikte yaşamayı’ paylaşılan bir değer olarak kabul edilmesi gerekmektedir.
Bölgede istikrar olmalı. Katar’daki Türkiye üssünü bu açıdan ele almalıyız. Türkiye üssünün sadece Katar’ın güvenlik ve istikrarı için önemli olduğunu söyleyemeyiz. Aksine bizim varlığımız Körfez bölgesinin genel olarak güvenliğini sağlamak için önemlidir. Bu açıdan bakınca Katar’ın güvenliği kadar Suudi Arabistan’ın da güvenliğine katkı sağlıyoruz. Türkiye, Körfez’deki farklı kampların siyasi oyununu oynamayı reddediyor. Başka bir deyişle, Katar’daki Türkiye üssü, bütün körfezin güvenlik ve istikrarını etkimektedir.
Eğer bu kriz hızla son bulmazsa, bölgede yeni bir Soğuk Savaş hattının hazırlanması riski var. Böyle bir senaryoda, kesin olan bir şey var ki, hiç kimse bu zararlı kavgadan galip olarak ayrılmayacaktır.” diyerek Körfez Krizi durumunu analiz eden Davutoğlu ayrıca Mescid-i Aksa’da yaşananlara da değindi.
Davutoğlu, “İsrail’in politikası oldukça kötü sonuçlar doğurabilir. Bölgesel ülkeler ve uluslararası toplum bu durum için derhal harekete geçmelidir. Aksi takdirde, bu politika gerginliğin ve bölgesel istikrarsızlığın artmasına yol açacaktır.” açıklamasını yaptı.
Kaynak: http://www.aljazeera.com/indepth/opinion/2017/07/crisis-regional-order-gulf-170727173842629.html